Ege Düğünü
Genelde çay bahçesi, alt sınıf düğün salonları, sokak araları veya boş arazilerin ışıklandırılması ile aydınlanan top sahaları şeklindeki yerlerde vuku bulan düğünlerdir Ege düğünleri. Diğer yörelerin düğünleri gibi düğün tadında spesifik özellikleri olmasa da, kendine has bir takım farklılıkları ve katılımcı profil olarak bir takım ayrılıkları vardır.
Öncelikle bu düğünlerin olmazsa olmazı orgtur. Ne bir orkestra, ne bir müzik grubu, ne bir keman, ne davul ne de başka birşey. Yegane müzikal alet orgtur. Org eşliğinde, org çalmayı bilmese de hazır bulunacak bir şantöz düğünü kotarır. Zira çıs tis cım tis, şeklinde otomatik org butonlarıyla düğünün tüm müzikal yükü sırtlanır.
İçki olmayan bu düğünler genelde sonlara doğru sarhoş birçok insana şahit olur. Elbetti ki bu erkekler, düğünün vermiş olduğu mutluluktan değil, masa altında yuvarlanan ve çoğu zaman plastik bardakta içilen rakı veya votkanın etkisiyle sarhoşluk mertebesine ererler. Yaş profili olarak 17-55 arası bir yelpazeyi kapsayan bu kişiler, içme nedenleri olarak yaşsal bir farklılaşma gösterirler. 17-23 yaş grubu, düğünde etekle gördüğü herhangi bir mahalle kızına platonik olarak yamulup içer, 23-30 arası grup ise ya geline karşı inceden bir platonik vaziyet halindedir, veya platonik vaziyet halinde olan kişinin kankası veya yöresel değimle sağdıcıdır. 30-55 arası gruptaki erkekler ise ya eşşekliğinden, ya ayyaşlığından veya kendi düğününü hatırlayıp hayatını çıkılmaz bir uçurumdan yuvarladığını düşünüp, kocaman götlü karısına, bir de ortamdaki cıvırlara bakarak içerler.
Düğünde mutlaka dans eden her 10 çiftten 4'ü kız kıza dansediyordur. Diğer 2 çift evliliklerinde iki seneyi doldurmamış taze evlilerdir. Kalan 3 çiftin biri gelin ve damat, diğer ikisi ise dünürlerdir. Dünür olan teyzeler mutlaka saçlarını güzel olucağı sanrısıyla hayvan gibi kabartmış, erkekler de mutlaka dans ederken küfür eder gibi gülücükler saçarak kıravatıyla oynayıp içten içe sövmektedir. (Dünürler en az iki kere karşılarındaki eşlerinin ayaklarına basarlar.)
Pistte balon, helva ve bilimum çocuksu malzemeyle koşan 4-10 yaş arası birçok velet vardır. Bunlardan çoğu düğün boyunca bir veya iki kere pataklanır, yaşça küçük olanları da mutlaka şaşal şişeye bir veya iki kez işetilirler.
17-23 yaş arası gruba mensup taze delikanlılar, düğünün sonuna doğru panik halinde yamuldukları kızın babasına gidip "Şuayip amca, Elif'le dans edebilir miyim?" tarzı bir cümleyle izin isteyerek dans eder ve pistteki çift sayısına katkıda bulunurlar. Şuayip amca bu isteği genelde hiçbir şey söylemeden sert bir kafa hareketiyle onaylar. Ama asla konuşmaz, zira muhattap olmaz, zira kendisi de o sırada içkilidir. Ve konuşursa el kadar çocuğun önünde hanımdan fırça yiyecektir.
Düğün sırasında mutlaka, geline platonik hisler besleyen kişi tarafından şantözden "nikah masası" isimli şarkı istenir. Lakin görümce ve eltilerin mütemadiyen işe yarayan politik manevralarıyla kriz başlamadan çözülür ve şantöz "arabım" şarkısını icra eder. Bu sırada pistte oynayan grup içinde en çok eğlenenin de geline platonik hisler besleyen kişi(ler) olması da ironiktir.
Akrabalar arasında takı töreni sırasında mutlaka bir arbede çıkar. Genellikle gelinin kız kardeşinin görevi olan takıları kese içinde tutma eylemi, kız kardeş yoksa aileler arası bir krize neden olabilir.
Düğün bittiğinde gelin ve damat (genellikle) boş sandalyelerin, atılmış kağıt ve konfetilerin, çitlenmiş ay çekirdeği kırıntılarının arasında 10 dakika oturup dinlenirler. Gelin ayakkabısını çıkarıp ayaklarını ovuşturur. Damat ise şimdiden omuzlarına binen hayat yükünü düşünerek uzaklara dalar.
Kısacası, sarı ampüllerin, kareli masa örtülerin serildiği tahta masaların ve altı beyaz kireç badanalı çam veya çınar ağaçlarına hoperlör asılmasının yaygın olduğu düğünlerdir Ege düğünleri. Genelde yaz aylarında olduklarından, sivri sinek istilasından bunalıp da "oturmaya mı geldik Nuriyeaanım, hadi hadi oh oh, ahey ahey" diyerek kendilerini piste atan teyzelerin çokça bulunduğu mahalle organizsasyonlarıdır. Akşamın tatlı tatlı geceye döndüğü anlarda uzak mahallelerden gelen müzik sesinin rüzgar içinde dağılarak kulaklarınızı okşamasıyla, bir tatlı his her tarafınızı sarar. Uzaklardan gelen türkü "yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar" ise Anadolu toprağının bin yıllardır bu coğrafyada insanla yoğrulmasının ne demek olduğunu size anlatır. Sadece insan olduğunuza sevinir, başka hiç bir kimlik istemeden yaşamaya karşı inatla, sevgiyle ve hüzünle bilenirsiniz.
Velhasıl eğlenceli ve hüzünlüdür Ege düğünleri. Hayatın kendisi gibi.
Öncelikle bu düğünlerin olmazsa olmazı orgtur. Ne bir orkestra, ne bir müzik grubu, ne bir keman, ne davul ne de başka birşey. Yegane müzikal alet orgtur. Org eşliğinde, org çalmayı bilmese de hazır bulunacak bir şantöz düğünü kotarır. Zira çıs tis cım tis, şeklinde otomatik org butonlarıyla düğünün tüm müzikal yükü sırtlanır.
İçki olmayan bu düğünler genelde sonlara doğru sarhoş birçok insana şahit olur. Elbetti ki bu erkekler, düğünün vermiş olduğu mutluluktan değil, masa altında yuvarlanan ve çoğu zaman plastik bardakta içilen rakı veya votkanın etkisiyle sarhoşluk mertebesine ererler. Yaş profili olarak 17-55 arası bir yelpazeyi kapsayan bu kişiler, içme nedenleri olarak yaşsal bir farklılaşma gösterirler. 17-23 yaş grubu, düğünde etekle gördüğü herhangi bir mahalle kızına platonik olarak yamulup içer, 23-30 arası grup ise ya geline karşı inceden bir platonik vaziyet halindedir, veya platonik vaziyet halinde olan kişinin kankası veya yöresel değimle sağdıcıdır. 30-55 arası gruptaki erkekler ise ya eşşekliğinden, ya ayyaşlığından veya kendi düğününü hatırlayıp hayatını çıkılmaz bir uçurumdan yuvarladığını düşünüp, kocaman götlü karısına, bir de ortamdaki cıvırlara bakarak içerler.
Düğünde mutlaka dans eden her 10 çiftten 4'ü kız kıza dansediyordur. Diğer 2 çift evliliklerinde iki seneyi doldurmamış taze evlilerdir. Kalan 3 çiftin biri gelin ve damat, diğer ikisi ise dünürlerdir. Dünür olan teyzeler mutlaka saçlarını güzel olucağı sanrısıyla hayvan gibi kabartmış, erkekler de mutlaka dans ederken küfür eder gibi gülücükler saçarak kıravatıyla oynayıp içten içe sövmektedir. (Dünürler en az iki kere karşılarındaki eşlerinin ayaklarına basarlar.)
Pistte balon, helva ve bilimum çocuksu malzemeyle koşan 4-10 yaş arası birçok velet vardır. Bunlardan çoğu düğün boyunca bir veya iki kere pataklanır, yaşça küçük olanları da mutlaka şaşal şişeye bir veya iki kez işetilirler.
17-23 yaş arası gruba mensup taze delikanlılar, düğünün sonuna doğru panik halinde yamuldukları kızın babasına gidip "Şuayip amca, Elif'le dans edebilir miyim?" tarzı bir cümleyle izin isteyerek dans eder ve pistteki çift sayısına katkıda bulunurlar. Şuayip amca bu isteği genelde hiçbir şey söylemeden sert bir kafa hareketiyle onaylar. Ama asla konuşmaz, zira muhattap olmaz, zira kendisi de o sırada içkilidir. Ve konuşursa el kadar çocuğun önünde hanımdan fırça yiyecektir.
Düğün sırasında mutlaka, geline platonik hisler besleyen kişi tarafından şantözden "nikah masası" isimli şarkı istenir. Lakin görümce ve eltilerin mütemadiyen işe yarayan politik manevralarıyla kriz başlamadan çözülür ve şantöz "arabım" şarkısını icra eder. Bu sırada pistte oynayan grup içinde en çok eğlenenin de geline platonik hisler besleyen kişi(ler) olması da ironiktir.
Akrabalar arasında takı töreni sırasında mutlaka bir arbede çıkar. Genellikle gelinin kız kardeşinin görevi olan takıları kese içinde tutma eylemi, kız kardeş yoksa aileler arası bir krize neden olabilir.
Düğün bittiğinde gelin ve damat (genellikle) boş sandalyelerin, atılmış kağıt ve konfetilerin, çitlenmiş ay çekirdeği kırıntılarının arasında 10 dakika oturup dinlenirler. Gelin ayakkabısını çıkarıp ayaklarını ovuşturur. Damat ise şimdiden omuzlarına binen hayat yükünü düşünerek uzaklara dalar.
Kısacası, sarı ampüllerin, kareli masa örtülerin serildiği tahta masaların ve altı beyaz kireç badanalı çam veya çınar ağaçlarına hoperlör asılmasının yaygın olduğu düğünlerdir Ege düğünleri. Genelde yaz aylarında olduklarından, sivri sinek istilasından bunalıp da "oturmaya mı geldik Nuriyeaanım, hadi hadi oh oh, ahey ahey" diyerek kendilerini piste atan teyzelerin çokça bulunduğu mahalle organizsasyonlarıdır. Akşamın tatlı tatlı geceye döndüğü anlarda uzak mahallelerden gelen müzik sesinin rüzgar içinde dağılarak kulaklarınızı okşamasıyla, bir tatlı his her tarafınızı sarar. Uzaklardan gelen türkü "yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar" ise Anadolu toprağının bin yıllardır bu coğrafyada insanla yoğrulmasının ne demek olduğunu size anlatır. Sadece insan olduğunuza sevinir, başka hiç bir kimlik istemeden yaşamaya karşı inatla, sevgiyle ve hüzünle bilenirsiniz.
Velhasıl eğlenceli ve hüzünlüdür Ege düğünleri. Hayatın kendisi gibi.